Küçüklüğümden beri annemin baskılarıyla hep yetersiz hisseden bir çocuk oldum. Hiçbir şeyi beceremeyeceğim öyle aşılanmıştı ki, belli bir yaşıma kadar ben de öyle zannediyordum. Şu anki kişiliğime bürünmem çok zor bir süreçti. Buradan kendime bu kadar değersiz hissettiren bir dünyada büyüyüp kendi değerimi bulduğum için teşekkür ederim. Eskiden bana bazı şeyleri yaptırmamasının, öğretmemesinin nedenini iyi bir şey zannederdim; örneğin, belli bir yaşa kadar çay bile doldurtmadı annem, kendimi yakarım diye. Tabii ben öyle zannediyordum, meğer hikayede beni düşünmüyormuş, çayı dökmeme takıyormuş. Kek yapmama bile izin vermezdi, "beceremezsin" derdi. Ben becerebiliyormuşum… hatta çok güzel yapabiliyormuşum. Bir şeyleri öğrenirken hata yapmak doğal değil midir? Hep “demek ki ben yetersizim” diyerek yapmadım, yapamadım zannettim. Fakat yanlış yaptıysam, öğrenmek içindir. Küçükken hep kendimi salak olduğuma inandırmıştım; potansiyelimi görecek fırsatım da hiç olmamıştı. Hep şey derdim: “Nasıl da değiştim yıllar içinde, farklı birine büründüğümü zannederdim; meğersem asıl kendimi, kişiliğimi keşfediyormuşum.” Kendini beceriksiz, işe yaramaz zanneden o küçük kız çocuğunun içinde yatan incileri görme fırsatı düşmüş elime. Bu hisleri bana hissettiren kişinin öz annem olması ne acı; yolumu aydınlatması gerekirken yolumu kirleten, ışıkları kapatan biri vardı, hem de hep önümdeydi, hiç arkamda durmadı. Beni hep güçlü bir kadın olmam gerektiğini, düşmemem gerektiğini, ona bağlı kalmamı, kimseye güvenmememi söyledi ama dünya böyle bir yer değil; dünya hatalarla dolu bir yer, keşfetmemiz gereken, özgürleşmemiz gereken bir yer. Dünya güvenmeyi, sevmeyi, sevilmeyi öğrenebileceğimiz bir yer; bunları hiç tatmadan kendi kabuğumuza çekileceğimiz bir yer değil, aksine kabuklarımızı kırmamız gereken bir yer. Bu yazıyı okuyan eğer bir anneyseniz, lütfen çocuklarınızın yaralarını sarın, onlara yeni yaralar açmayın. Dünya ona karşı çok kaba olacak, siz dünyadan kaba olmayın. Gerekirse hatalarında da destekleyin, onun önünü açmak için varsınız. En güzel duyguları çocuğunuza ilk tattıran kişi olmak için varsınız. Mutluluğu, huzuru, sevmeyi, sevilmeyi siz de yaşasın, siz de öğrensin. Lütfen çocuğunuzu bunlardan mahrum bırakmayın; en güvenmesi gereken kişiden en büyük yaraları almasınlar.
Ben bana bıraktığı bu yetersiz, değersiz kişiyi zaman içinde bıraktım, hatta varlığını reddettim. Bu süreçte asıl potansiyelimi görmemi sağlayan arkadaşlarıma çok teşekkür ederim. Onlar benim ikinci ailem oldu ve her hatamda yanımdaydılar, her başarımda da. Onlar benim bu hayattaki en büyük şansım.
Bana hep aşıladığı bazı şeyleri anlatacağım: Ne yapsam beğenmezdi; su doldururdum, "tam dolu seviyorum" diyip içmezdi. Yemek yapsam, "buna ne gerek var?" derdi. Yaptığım şeylerden minnacık yer ve "idare eder" derdi. Küçükken kendimi gerizekâlı sandığımdan notlarım düşüktü; ortaokulda aslında bazı şeylerde iyi olduğumu, matematiği ve edebiyatı sevdiğimi fark ettim ve notlarımı inanılmaz şekilde yükselttim. Hep tam puana 1-2 puan eksik olurdu ve bu küçük Dicle için inanılmaz bir ilerleme işaretiydi. Fakat ne zaman anneme anlatsam, "Şu arkadaşın kaç aldı?" derdi, "Peki, şu?" diye sorardı; olayımı hiç takdir etmezdi, kendi kibrine takılırdı. Zamanla bu baskıları takmamayı öğrendim, onun aşıladığı şeyleri reddetmeyi öğrendim. Bu süreçte kişisel gelişim kitaplarım ve güçlü kadın temalı dizilerimin çok katkısı oldu. Kendi sınırlarımı öğrenme ve kendi duygularımı anlamlandırmayı öğrendim. Hikayenin bu sürecinde tek başıma olmayı çok sevdim; çünkü kendim olma fırsatını bulduğum anlar o anlardı. Hayatımın büyük bir kısmında beni kendi hayatından hep uzak tuttu; kendi kardeşi ve ailesiyle bir evreni vardı ve bu evrene girmek yasaktı. Hep dışlanmış hissettirdi, bu da üzerimde dışlanmış hissetmek gibi kötü bir etki bırakmış olsa da, o toksik durumdan uzak kalmak sonradan fark ettiğim kadarıyla bana iyi gelmiş. Onun benden sakladığı o dünya, kötü niyetli ve kendine hiçbir şey katmamış üç insanın tüm dünyayı yargıladığı bir yermiş. Çok şükür öyle birine dönüşmeyip, insanları dinlemeyi, herkesin kendine özel bir hayatı olduğunu, herkesin doğrularının farklı olduğu bir dünyayı kabullenmişim. İyi ki yalnız kalmışım ve kendi dünyama ait olmuşum. Kendime hep derim: "Ben hep senin yanındayım" diye; bu duygu çok yalnızlık içeriyor olsa da, bana kimse olmadan da güçlü durabileceğimi gösterdi. Kendime en büyük ilaç, kendim olmayı öğrendim. Büyümeyi öğrendim. Elimden birileri tutsa güzel olurdu tabii ama 19 yıllık hayat yolculuğumda devrilmenin de ayağa kalkmak için bir işaret olduğunu fark ettim.
Comentarios